9 Kasım 2010 Salı

Ulvi Cemal ERKİN (1907 - 1972)





-       Ulvi Cemal Erkin küçük yaşta piyano dersleri alarak müzik yaşamına başlar. Keman çalan iki erkek kardeşi ve piyano çalan annesi ile müzik ortamında yetişir.

-       Galatasaray Lisesi: Mahmut Ragıp Gazmihal ve diğer arkadaşlarıyla bir oda müziği grubu kurar ve bu sayede “ilk temel müzik kültürünü” oluşturmaya başlar.

-       1925 yılında, Milli Eğitim Bakanlığı Müzik öğrenimi görecek gençleri seçmek için bir sınav açar veUlvi Cemal Erkin bu sınavı kazandığı zaman ondokuz yaşındadır.

-       Paris Konservatuar'ında Isidor Philip, ve Camille Decreus ile piyano, Jean Gallon ile armoni, Noel Gallon ile kontrpuan çalışan Ulvi Cemal Erkin, daha sonra öğrenim yaptığı Ecole Normale de Musique'de Nadia Boulanger'nin kompozisyon öğrencisi olmuştur.

-       1930 yılında diplomasını alarak Türkiye'ye döndü. Aynı yılın Eylül ayında da M.M.M.’de piyano öğretmeni olarak atanır..

-       İlk eseri olan orkestra için "İki Dans"ı ve eserleri listesinde ikinci sırayı alan keman ve piyano için, "Ninni", "Emprovizasyon" ve "Zeybek" adlı parçaları Paris'te yazmıştı.

-       Ulvi Cemal Erkin öğretmenliğe atandığı tarihten başlayarak kimi zaman bir piyano konçertosu ile solist, kimi zaman besteci, yorumcu, öğretmen ve orkestra şefi olarak önemli görevler üstlenip Cumhuriyet Dönemi'nin en büyük devrimlerinden biri olan müzik devriminin sevilmesi ve yaygınlaştırılması konusunda öncülük etmiştir.

Ferhunde (Remzi) Erkin ve Ulvi Cemal Erkin


-       Ulvi Cemal Erkin 29 Eylül 1932'de, Leipzig Konservatuarını bitirerek .M.M.M'de piyano öğretmenliğine atanan Ferhunde Remzi (1909 - 2007) ile evlendi (Ferhunde Erkin ile ilgili ayrıntılı bilgi için: http://www.ferhundeerkin.com/).

Bestciliğine dair:
-       “Halk Müziği'nin zengin kaynaklarından yararlanıp, aksak ritimli yapının arasına ya da üstüne taksim gibi serbest ve durgun bir bölme yerleştirerek değişik hava yaratmak Ulvi Cemal Erkin'in sıkça ve başarıyla uyguladığı bir teknikti. Erkin yapıtlarında kolayca benimsenen ve akılda kalan Türk ezgilerini bularak, bunları zevkli bir armoni üzerine oturtmasını, Anadolu'nun kokusunu, rengini ve sesini Batı'nın tekniği ile çağdaş kalıplar içine ustaca dökmesini bildi. Ulvi Cemal Erkin'in eserlerindeki içtenlik, sıcaklık ve yalınlık onların sevilip sık çalınmasının başlıca nedeni olmuştur. İncelikli bir beğeni süzgecinden geçirerek uzun uzun düşünen ve tartan, müziği notaya aktarırken daha çok titizlenen Erkin, duyguyu daima öne alan özgün eserler verir…” K. Çalgan

-       “Erkin kompozitörlerimiz içinde kolayca benimsensen ve akılda kalan Türk ezgilerini bularak, bunları zevkli bir armoni üzerine oturtan bir kompozitörümüzdür. Stili dolayısıyla vertikal (dikey), yani armonik kuruluşa dayanır. Polimelodik olarak yazdığı zaman, daima sezişlerine kapılarak kompoze eder. Bu bakımdan, stili bir kontrpuan üstadı olan Adnan Saygun ile tam tezat halindedir. Bu tezat kelimesini bir karakterin ifadesi olarak kullanmıyorum. Zira Ulvi korolarda bile çizgisel tarzı armoniden çıkarır…”  Bülent Tarcan

-       “Erkin, “Debussy ve Ravel izlenimciliğinin” etkisinde kaldığı yaratıcılığının ilk döneminden sonra, zamanla kendi özgün stilini geliştirerek olgunluğa erişmiştir. Aksak ritimleri kullanma, dörtlü ve beşli aralıklardan oluşan akorlara armonik yapıda yer verme, orijinal akorlar arama, Türk müziğindeki doğaçlama havasını yaratma, onun bestecilik özellikleridir. Sonat, senfoni, konçerto formlu eserlerin ilk bölümleri klasik batı müziğini diğer bölümler ise geleneksel Türk müziği etkisinde. Genellikle klasik formlara yönelse de, arada bu döngü kırılabiliyor.” Ö. Kütahyalı (“Köçekçe” dipnot).

İlk    -  İlk önemli orkestral yapıtı Bayram'dır (1938). Ankara’da kendi yönetiminde seslendirildi ve kazandığı başarının ardından senfonik eser olarak nitelendirilir. Ardından 1935’te yalnızca bir Yaylı Dördül gelir. Bu eser aksak ritimlere (Doğu Karadeniz) ve makamlara eğilim açısından önemlidr. 1938’de ilk kez seslendirildiğinde Alfred Cortot’da vardır ve eserden çok etkilenir. Bunun üzerine Erkin’e bir piyano konçertosu yazmasını önerir. Böylelikle Erkin, en önemli eserlerinden biri olan Piyano Konçertosu’nu bestelemeye koyulur. 1942’de biten bu eser Ferhunde Erkin’e ithaf edilmiş ve Universal Edition tarafından basılmıştır. 1943’te ise orijinal köçek havalarına dayanan ve Gerdaniye, Hicaz, Karcığar makamlarının ağırlık kazandığı Köçekçe gelmektedir.
Ulvi Cemal Erkin, Adnan Saygun ve Necil Kazım Akses ile birlikte, 1971
  
 Diğer:
-                              -        Akses’le yaptığı çok sayıda opera çevirisi 
                       (Ankara Devlet Operasının repertuarı bu sayede bir hayli  genişliyor).
     -       Tüm eserleri yurtta seslendirilen tek bestecimizdir.
     -       Ulvi Cemal Erkin'in eserleri Türkiye dışında da sık sık seslendirilmektedir. Yapıtlarını seslendiren, Çek Filarmoni Orkestrası, Colonne Orkestrası ve Paris Radyo Senfoni Orkestrası gibi orkestraları bizzat yönetmiştir. 
-                            -    Erkin, Saygun ve Akses gibi A.D.K.’da hocalık yapmıştır.

-                           -     1971 Devlet Sanatçısı.
   -       Ulvi Cemal Erkin, 1991 yılında da Sevda Cenap And Vakfı'nın Onur Altın Madalya'sını
  ölümünden sonra almıştır.

Kaynakça:

Prof. Koral Çalgan; “Duyuşlar”
Prof. Gültekin Oransay; “60 Türk Bağdar”
Yılmaz Aydın; “Türk Beşleri”

Dinleti:

Ø Beş Damla (Pno.); 1931. İlk seslendiriliş Erkin tarafından Sivas Orduevi’nde (1931) yapılmıştır. Eser aynı yıl İsanbul’da basılmıştır. Büyük ilgi uyandıran bu eser, 1950’de orkestralanarak 3 bölümü Keloğalan başlığı altında çocuk balesi haline getirilmiştir.
“Erkin çok iyi bir müzik anlayışına sahip, bizim Chant Gregorien benzeri bir armonik yapı denemiş. Parça ne bir majör ne de minör tondadır. Aksine modal müzik anlayış içinde yazılmıştır… Türk müziği yapmak istediğinizde, yine bu müzik üzerinde çalışınız” – E. Borrel (Fransız Müzik Eleştirmeni)
“Erkin çağdaş Türk müziğinin ilgi uyandıran bir bestecisidir… Bu beş parça ritmik canlılığı ve öte yandan monoton melodisi ile doğu müzik dünyasının bütün güzelliklerini içermektedir…” – Leipziger Konzert – Anzeiger; Sigfrid Müller

 1.  Parça:
      Hüseynî Makamının izleri: A – B – C – D – E – F/Fis – G – A  
                                        ve G – A – B bemol  – C – D – E/s – F – G 
      2. Parça: Dörtlü Armoni + Hüseynî makamı

      5. Parça: Hicaz; D- Es – Fis – G – A – B bemol /H  – C/is (Hicazkâr) – D 

      ve Sabâ: A – H – C – Des – E – F – G – A 
Ø Keman Konçertosu (1946 – 47)

-             -    İlk Seslendiriliş: Keman: Lico Amar Şef: Erkin – C.S.O. (1948)

-  Ayrıca 1957 Wiener Symphoniker tarafından Viyana Radoyosunda yorumlandı (keman: Wolfgang   Schneiderhan, şef Rudolf Morlad).
 “Türk bestecilerinin ne kadar gayretli olduklarını, altmış yaşındaki Erkin’in Keman Konçertosu bize gösterdi. Yapıt sağlam bir temel üzerine bina edilmiş geç romantizm stilinde, zarif halk ezgileri ve ritimlerinden meydana gelmiş olan finali ve Sibelius’u anımsatan keman ile tuba arasındaki söyleşi ile görkemli bir orkestrasyon özelliklerini taşıyor. Yapıta incelikli ezgiler seçilmiş ve bunlar tematik olarak şarkı dolu bir etkileyicilikle işlenmiştir. Orkestralama ve armonize edilişi bakımından Korsakoff ve Sibelius’u andıran konçerto, Haçaturyan’da olduğu gibi yerel kıyafet sergisi ve ulusallık gösterisi amacı gütmeyen dolayısıyla Türk kanı ve fesli Türk iddiası taşımayan, bütün bunlara karşıt olarak uygar, kültürlü bir Türk’ün duyuş ve düşüncelerini sergiliyor.” – K. Sch. Süddeutsche Zeitung
1. Bölüm Tema Analiz = Kürdi izleri… (2. Bölümde ise): A – B (bemol) – C – D – E – F – G – A


 3. Bölüm Nikriz in G: G – A – B (bemol)  – Cis – D – E – F/Fis – G 


Ø Yaylı Sazlar için Sinfonietta - 2. Bölüm Adagio (1951 – 59) İlk seslendiriliş: Ankara Radyosu için C.S.O. şef: Gotthold Eprahim Lessing (C.S.O. daimi şefi)

Aslen konservatuvar öğrencileri için tasarlanmış ancak bu tür bir orkestra için zor görülmüş. En sık seslendirilen eserlerden biri. Yurt dışında da ünlenmiştir. Eserin ikinci bölümü, fügal yazım tekniğiyle Erkin'de alışkın olmadığımız bir dokudadır.

Ø Senfoni (1946) aynı yıl vefat eden R.C.F.O. şefi, Ernst Praetorius’a ithaf edilmiştir. İlk seslendirmenin C.S.O. ile Praetorius yönetiminde olması tasarlanmış ancak Praetorius vefat edince 1946’da bu görevi Erkin devralmış. O konserde sadece Erkin’in eserlerine yer verilmiştir (1. Senfoni, Piyano Konçertosu ve Köçekçe). 1. Senfoni Erkin’in ustalık dönemine ait bir eserdir. Gerek kompozisyon tekniği, gerekse orkestrasyon bakımından gelişkindir.


*** Saygun ve Erkin Yaylı Dördülleri (Ses Kaydı)***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder